GencForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
GencForum

HoşGeldiniz Misafir
Son Ziyaretiniz:
Toplam Mesajınız: 0


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  İstatistikLer  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

Hayat Bilgisi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
|~zynß~|

~Admin~
~Admin~
|~zynß~|


Yaş : 29 Kayıt tarihi : 29/11/08 Mesaj Sayısı : 186 Nerden :
Kişisel İLeti :
ηαℓєт σℓsuη içiм∂єкi iηsαη sєνgisiηє!
Aktiflik Puanı:1186
Hayat Bilgisi Vide
MesajKonu: Hayat Bilgisi Hayat Bilgisi Icon_minitimeÇarş. Ara. 10, 2008 12:57 pm

Birinci Ders:

Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en iyi
ögrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada
çakıldım kaldım. Son soru söyleydi :
"Hergün okulu temizleyen hademe kadının ilk adı nedır ?"
Bu her halde bir çeşit şaka olmalıydı. Kadını, yerleri sılerken, hemen
hergün görüyordum. Uzun boylu, siyah saçlı bir kadındı. 50'lerinde falan
olmalıydı. Ama adını nerden bilecektim ki ! Son soruyu yanıtsız bırakıp
kağıdı teslim ettim. Süre biterken bir öğrenci, son sorunun test sonuclarına
dahil olup olmadığını sordu.
"Tabii, dahil" dedi, Hocamız...
"İş yaşamınız boyunca insanlarla karşılaşacaksınız. Hepsi birbirinden farklı
insanlar. Ama hepsi sizin ilginiz ve dikkatinizi hak eden insanlar bunlar.
Onlara sadece gülümsemeniz ve 'Merhaba' demeniz gerekse bile..."
Bu dersi hayatım boyunca unutmadım. Hademenin adını da...
Dorothy idi.


İkinci Ders :

Bir gece vakit gece-yarısına doğru Alabama Otoyolunun kenarında duran
bir zenci kadın gördüm. Bardaktan boşanırca yağan yağmura rağmen,
bozulan arabasının dışında duruyor ve dikkati çekmeye çalışıyordu. geçen her
arabaya el sallıyordu. Yanında durdum. 60'lı yıllarda bir beyazın bir
zenciye, hem de Alabama'da, yardıma kalkışması pek olağan şeylerden
değildi. Onu kente kadar götürdüm. Bir taksi durağına bıraktım. Ayrılırken
ille de adresimi istedi, verdim. Bir hafta sonra, kapım çalındı. Muazzam
bir konsol televizyon
indiriyordu adamlar. Bir de not ekliydi, armağanda...
"Geçen gece otoyolda bana yardımınıza teşekkür ederim. O korkunç yağmur
sadece elbiselerimi değil, ruhumu da sırılsıklam etmişti. Kendime güvenimi
yitirmek üzereydim, siz çıka geldiniz. Sizin sayenizde ölmekte olan kocamın
yatağının baş ucuna zamanında ulaşmayı başardım. Biraz sonra son nefesini
verdi. Tanrı bana yardım eden sizi ve başkalarına karşılık beklemeksizin
yardım eden herkesi kutsasın...
En İyi Dileklerimle,
Bayan Nat King Cole."



Üçüncü Ders :

Size Hizmet Edenleri Hep Hatırlayın...

Bir pastanın üç otuz paraya satıldığı günlerde 10 yaşında bir çocuk
pastaneye girdi. Garson kız hemen koştu... Çocuk sordu:
"Çikolatalı pasta kaç para ?"
"50 Cent."

Çocuk cebinden çıkardığı bozukları saydı. Bir daha sordu:
"Peki, Dondurma Ne Kadar ?"
"35 Cent." dedi garson kız, sabırsızlıkla. Dükkanda yığınla müşteri vardı ve
kız hepsine tek başına koşuşturuyordu. Bu çocukla daha ne kadar vakit
geçirebilirdi ki...
Çocuk parasını bir daha saydı ve
"Bir dondurma alabilir miyim, lütfen ?" dedi.
Kız dondurmayı getirdi. Fişi tabağın kenarına koydu ve
öteki masaya koştu. Çocuk dondurmasını bitirdi. Fişi kasaya ödedi. Garson
kız
masayı temizlemek üzere geldiğinde, gözleri doldu, birden. Masayı sanki akan
gözyaşları temizleyecekti. Boş dondurma tabağının yanında çocuğun bıraktığı
15 Cent'lik bahşiş duruyordu..


Dördüncü Ders :

Yolumuzdaki Engeller...

Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman bir kaya
koydurmuş, kendisi de pencereye oturmuştu. Bakalım neler olacak diye
gözlüyor... Ülkenin en zengin tüccarları, en güçlü kervancıları, saray
görevlileri birer birer geldiler, sabahtan öğlene kadar. Hepsi kayanın
etrafından dolasıp saraya girdiler. Pek çogu kralı yüksek sesle eleştirdi.
Halkından bu kadar vergi alıyor, ama yolları temiz tutamıyordu.
Sonunda bir köylü çıkageldi. Saraya meyve ve sebze getiriyordu. Sırtındaki
küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya sarıldı ve ıkına sıkına itmeye
başladı. Kan ter içinde kaldı ama, sonunda, kayayı da yolun kenarına çekti.
Tam küfesini yeniden sırtına almak üzereydi ki, kayanın eski yerinde bir
kesenin durduğunu gördü.
Açtı... Kese altın doluydu. Bir de kralın notu vardı içinde...
"Bu altınlar kayayı yoldan çeken kişiye aittir." diyordu kral.
Köylü, bügün dahi pek çoğumuzun farkında olmadığı bir ders almıştı.
"Her engel, yaşam koşullarınızı daha iyileştirecek bir fırsattır."


Beşinci Ders :

Önemli Olan Vermektir..

Yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. Tek yaşam
şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. Küçük oğlan aynı
hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın
mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu. Doktor durumu beş yaşındaki
oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. Küçük çocuk bir an
duraksadı. Sonra derin bir nefes aldı ve
"Eğer kurtulacaksa, veririm kanımı" dedi.
Kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içcine bakıyor ve gülümsüyordu.
Kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de
giderek soluyordu...
Gülümsemesi de yok oldu. Titreyen bir sesle doktora sordu :
"Hemen mi öleceğim ?"
Ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki
bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gencforum.forumakers.com

Hayat Bilgisi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GencForum :: Edebiyat&OkuL :: GüzeL YazıLaR -
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar