GencForum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
GencForum

HoşGeldiniz Misafir
Son Ziyaretiniz: Çarş. Ara. 31, 1969
Toplam Mesajınız: 0


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  İstatistikLer  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

İmkânsız görev

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimeC.tesi Ocak 31, 2009 3:44 am

adı: İmkânsız görev
türü: mecera gerilim
bölüm sayısı: 2
oyuncular: jessica, troy, brown, karlos, maria, joe, tatyanna, tomy (unuttuğum varsa özür dilerim)
okuması uzun sürcek ama...


İmkânsız görev

Brown adında bir hırsız yıllar önce yakalanmış ve hapishaneye atılmıştı. Hapishane son derece teknolojik makinelerle son derece iyi korunuyordu. Buradan kaçmak imkânsızdı.
Ama bundan 1 yıl önce o hapishaneden Karlos diye ünlü bir seri katil kaçmayı başarabildi.
Brown Karlosun yaptığı bu işi denedi ama başaramayınca ve tekrar yakalanınca idam edildi. Bunun üzerine Brown’un kardeşi Jessica abisinin arkasından gitmeye karar verdi. Abisinin yaptığı hırsızlıkları inceledi hepsinin de geri alma olduğunu fark edince uluslar arası bir gizli ajan merkezinde ajanlık eğitimleri görmeye başladı. Burada adeta askeri disiplin uygulanıyordu öğrenciler şimdiki proje ödevleri yerine çeşitli veri alma, geri alma işleri yapıyorlardı. Jessica o kadar ilerlemişti ki ona bir zamanlar abisinin görev başında yakalanıp hapishaneye atıldığı uluslar arası bir bankada görev verildi. Bankaya muhasebeci olarak girip en üst düzeye yükselene kadar orada çalışması söylendi. Asıl görevi kasanın şifresini, anahtarını ele geçirmekti. Kasanın içinde italya’dan çalınarak buraya getirilen ve değişiklikler yapılan bir tür sanat eseri vardı. İtalya başbakanı özel olarak yürütülmesini istemişti. Jessica bu görevi kabul etmek istemedi aslında ama zorlandı. Bununda bir not olarak değerlendirilmesi ve bu görevi tamamlarsa iyi bir gizli ajan olup çok gizli bir ajan merkezine atanacaktı. Jessica’nın ağabeyside aynı sanat eserini almaya çalışmıştı bunun için 4 yılını harcamış arada da başka geri alım görevleri yapmıştı. O çok başarılıydı okulda birinciydi.
Hocaları Jessica’nın da öyle olacağını düşünüyorlardı.
Jessica abisinin yaptığı hataları tekrarlamak istemiyordu. Abisinin ona yardım edeceğini biliyordu hep içinde olduğunu. O hafta uyumadı bankaya girebilmek için çalıştı sınavlara girdi ve başardı. Artık o uluslar arası bankanın muhasebecisiydi. Patronu Maria çok acımasız, kibirli bir kadındı. Kendinden başkasına ne olacağını umursamaz asla başkası için üzülmezdi bu kişi ailesinden biri olsa dahi. Jessica ilk patronuyla tanıştı ve açıkçası ilk günden ondan soğudu. Elemanlar arasında finans memuru da Maria’ya benzer bir kadındı. Saçını hep topuz yapar tek bir tel dahi bozuk olmamalıdır ona göre. Sürekli takım elbise giyer ve çok erkeksidir. İşi hayatından bile önde gelir. Bir o kadar daha soğuk, kibirli insan daha var tabi ama Jessica’nın dikkatini çeken Joe dir. Gayet sıcak görünüyordur. Kadınlar bile ondan ciddi giyiniyorlar ondan daha erkeksi davranıyorlardır. Ve Joe bundan rahatsız oluyordur. Bu kadar soğuk kişinin arasında bile bir kişinin böylesine sıcakkanlı olduğunu bilmek güzel doğrusu. Joe Jessica ilk geldiğinde onunla tanışmak istemiş, ona iltifatlar etmiş ve bankanın kurallarını anlatmıştır. Çok katı kuralları olduğunu şüphesiz söyleyebilirim. Jessica’nın buraya alışması hayli zaman aldı. Ama 1 yıl sonra herkesin saygı gösterdiği, saydığı biri haline geldi. Sıcaklığından hiçbir şey kayıp etmemesi en çok Joe’yi sevindirdi. 1 sene içindeki olaylar o kadar hızlı gelişmişti ki Jessica Joe’yle beraber olmaya bile başlamıştı. Artık o kibirli soğuk dediği insanlar bile ona çok saygını davranıyordu hatta Maria bile. Kısa zaman içinde Jessica
Maria’yla iyi dost oldu tabi Maria’ya göre. Jessica sadece görevine odaklanmıştı aslında. Artık bankaya girdiği tam 3. senesi olmuştu ki Maria onu yanına çağırdı. Sonra odadan bir sevinç çığlığı koptu. İlk başta sevinç çığlığı olduğu pek anlaşılmıyordu ya neyse. Maria Jessica’ya artık çok güvendiğini kasanın güvenliğini sağlama işini ona devrettiğini buna bağlı olarak da maaşının üçe dörde katlanacağını söylemişti. Maaş umurunda bile değildi ama kasa güvenliğini bir bir öğrenecek ve görevi tamamlayabileceği için sevincinden çığlık atmıştı. Abisin bu işi ancak 4 yılda kasa şifresini öğrenmiş fakat başaramamıştı şimdi o 3 yılda başarabilecekti. Ocağın sonlarıydı ki Jessica artık kasayı ne koruyor nasıl devre dışı bırakıyor adı kadar iyi biliyordu en azından öyle sanıyordu. Artık her şey hazırdı. Geri alım resmen sona erecekti o gece. Çıkış saatinde olucaktı geri alım ve sonra Jessica 1 ay çalışıp isfita edecekti. Böylece kimse Jessica’dan şüphelenmeyecekti.
Eninde sonunda o saat gelmişti. Maria dair herkes binayı terk ediyordu. Jessica etrafı kontrol edip dışarıdan bankasın bütün kapılarını kilitleyerek olaya bir hırsızlık süsü vermeyi düşünüyordu. Kameralar kurbanları yakalayacaktı. Ama Jessica’nın gözünden kaçan bir şey vardı. Joe hala içerdeydi. Tabi Jessica bunu fark etmedi. İşin gerçeği Joe’de bir ajandı aynı ajan merkezinin bir ajanıydı. Belki aklınıza geliyordur. Ajan merkezi Jessica’ya bir oyun oynuyor. Joe Jessica’yı bile bile polislerin eline verecektir. Ya da orada kendisi öldürecektir.
Jessica’ya göre her şey kusursuz gidiyordu. Ağabeysinin böyle kusursuz bir planda nasıl yakalandığını düşünmeden de edemedi. Belki biraz daha düşünse bunun o zamanda şimdide sadece bir tuzak olduğunu anlayacaktı. Ama zaman daralınca geri alımı bir an önce gerçekleştirmek istediği için aklını bu işe verdi. Kasayı açtı içeri girdi ama kasa bomboştu içirde hiçbirşey yoktu. O anda bankaya Maria girdi ve Jessica’nın ‘’olamaz burada ne olmuş nasıl nasıl’’ diye bağıran seslerini duyunca kasanın bulunduğu odaya koşmuş içeriyi bomboş görünce şaşkınlığını gizleyememiş tabi. Jessica’da şaşkınmış sanki bütün o hırsızlık süsü vermek için yaptığı şeyler gerçek hırsızlığı süslemiş meğer. Joe’de elinde silahla kasadan içeri bakmış Maria’yı görünce siyahı saklamış ve içeri girmiş ama girince oda şaşkın yüzlere eklenmiş. Hem geri alma hem de Jessica’yı öldürme planı suya düşmüş olduğundan olsa yüzünü çok derin bir üzüntü çökmüş yüzüne. Jessica ve Maria Joe’yi siyah ajanımsı bir kıyafetle görünce suçu ona atmışlar. Her şey Joe’yi gösteriyormuş bütün izler ve görüntüler.
Maria buna çok kolay inanmış ve polisleri çağırmışlar ama ya Jessica buna tabi ki inanmamış. Maria’ya karşı çıkmış ve yalvarmış. Joe orda resmen ve gerçekten Jessica’ya âşık olmuş. Ajan merkezinden ayrılmış. Ve her şeyi anlatmış. Ama eğer Maria gelmeseydi ya da gerçek bir hırsızlık olmasaymış Joe Jessica’yı öldürmüştü. Jessica’ da bunun farkındadır. Bu nedenle Joe’yü asla affetmeyeceğini ve onu aramamasını söyledi. Bunun üstüne Joe ne derse desin Jessica arkasını döndü ve arkasına bakmadan gitti. Büyük ihtimalle Joe Jessica’yı göremeyecekti. Bu yüzden ajan merkezine geri dönmek için sınavlara girdi. Jessica ise görevi tamamlayamadığı için ajan merkezinden atıldı. Jessica abisinin niye yakalandığını da anlamış oldu. Zaten böyle bir durumda orda daha fazla duramazdı. Artık ne yapacağından emin değildi. O kadar emek boşa mı gidecekti yoksa küçük çaplı ajan merkezleriyle mi uğraşacaktı.
Bir süre ajan eğitimlerine ara verdi ama alışamadı. Küçük de olsa bir ajan merkezinde olmanın onu iyi hissettireceğini düşünüyordu ve bu yüzden BAYK(G)AJANS diye bir ajan merkezinin sınavlarına girdi ve kazandı. 1 yıl boyunca okudu ve hiç görev almadı 1 yılsonunda ona küçük bir geri alım işi verildi. Bir ailenin evinde bulundurdukları bir kutuyu ve içindekileri alacaktı. Tabi bu son derece kolaydı. Ve Jessica bu görevi yaptı da. Aile kutunun gittiğini öğrendiğinde çok geçti ve polisler herhangi bir kanıt bulunamadı. Bunun hırsızlık olduğu dahi bilinemedi. Bu görevden sonra yine 1 ay görev almadı. Hocaları onun abisinin büyük bir gizli ajan olduğunu biliyorlardı. Ama yinede hazır olduğunu düşünmüyorlardı. Ona ufak tefek geri alma görevleri dışında pek görev almadı ta ki bu küçük ajan merkezi kendini büyütebilecek bir şansı yakalayana dek. Daha önce hiçbir hırsızlık yapılmamış daha doğrusu cüret bile edilmemiş büyük bir müzeden geri alım. Ajan merkezi için bu şans kaçınılmazdı tabi ama bu görev hiç hafife alınamıyordu. Kimse oraya ufacık bir toz bile çalmaya giremezken AYIN IŞIĞI adlı kolyeyi nasıl ve kim alabilirdi ki. Merkezde bunu en iyi yapabilecek tek kişi Jessica’ydı en başarılısı oydu. Öğrencilere bunu açıklasalar hiç kimse gönüllü olmazdı. Ama yinede bu işi tek bir kişi yapamayacağından bu görev öğrencilere sunuldu. Ama tahmin edildiği gibi herkez delirdiklerini düşündü. Jessica öne çıktı ve onun yapabileceğini söyledi. Arkadan bir kız koşarak öne geldi ve oda katılmak istediğini söyledi. Ve iki kişi daha gönüllü oldu. Beklenmeyen bir gönüllü sayısıydı bu. Jessica, Tatyanna, Tomy ve Troy bu geri alımda görevlendirildiler. 1 ay hazırlık için süre verildi. Grup çok çalış 1 ay boyunca doğru dürüst uyumadılar bile son gün hariç. Son gün dinlenmeleri için bütün gün uyudular… Bir sonraki günün ne kadar yorucu olacağını baştan beri biliyorlardı. Zaman yavaş yavaş yaklaşıyor ve çalışmalar artık zaman bittiğinde yeterli olması lazımdı. En sonunda zaman bitti tükendi ve geri alım büyük gün geldi. Herkese göre imkânsız bir görevdi bu merkezin hocaları bu 4 öğrencinin geri döneceğinden emin değillerdi hatta geri dönmeyeceklerinden eminlerdi. Ama bir işin sonucunu baştan bilemezler tabi. Geri alım görevine 1 saat vardı grup merkeze son bir defa uğrayıp hazırlanacaklardı. Herkes en mükemmelini yapmak zorunda olduğunu bildiği için çok dikkatliydi. Tek bir aletin olmaması demek görevin yatması, grup üyelerinin tutuklanması ve hayat boyu hapis yatmaları demekti. Sizde kabul edersiniz ki bu grubun cesurluğu hiçbir kişide, hocada yoktu. Ve her şey hazır artık tek yapmaları gereken beklemek, en zoru da bu o heyecan içinde beklemek, sabırlı olmak imkânsızdır. Ama onlar sakindi. Uzaktan Troy gözüktü. Arabayı almıştı. Daha fazla oyalanmamalılardı hemen arabaya bindiler. Yol o gün hiç olmadığı kadar açıktı. Hiçbir yerde polis gözükmüyordu. Yoksa şans onlardan mı yana?
Müzeye yaklaşmışlardı ki müzenin önünde alışılmadık bir kalabalık vardı. O yollarda görmedikleri bütün polisler sanki oraya toplanmışlardı. Halkın hepsi ordaydı kimse ne olduğunu niye böyle kalabalık olduğunu bilmiyordu. Polislerse kimseye tek bir kelime söylemiyorlar soran olursa evinize gidin diyorlardı. Jessica peniye kapılan arkadaşlarına aldırmadan aşağı indi ve bir polisin yanına sokuldu. Orda annem var babam var ne olur ne olmuş söyleyin diye yalvarmaya başladı resmen. Polisler rol yapan Jessica’ya gerçekten acımışlardı ki ne olup bittiğini anlatıvermişlerdi. Sabah soygun için bir takım hırsız içeri girmiş ve görevlilere ateş etmişlerdi. Kimse kurtulamamış. Her yeri polis tutuyor o yüzden. Jessica duyduğu her şeyi arkadaşlarına anlattı. Anlatırken herkesin bir ümitsizliğe düştüğünün de farkındaydı. Ama Jessica umutluydu. Aslında imkânsız olan görevlerinin daha da imkânsız olduğunun farkındaydı ama umut olmadan da başaramayacağının da farkındaydı. Ön kapıdan giremeyecekleri kesin arkadansa kapılar mühürlenmişti. Ama bir giriş var çatı. Tamamı camdandı oraya girmek çok gürültü çıkarırdı. Ama kusursuz bir planı vardı Tomy’nin. Teknolojinin alasından yararlanarak sadece geçebilecekleri bir delik açacaktı. Cam kırılmayacaktı öyle de oldu. İçeri girdiler kolye eksi üçüncü kattaydı. Oraya inmek için merdiven ya da asansörleri kullanamazlardı çünkü her yerde polis vardı. Asansör deliğinden inek iyi olabilirdi ama onlar bunu düşünmediler. Yangın merdiveninden inmeye kadar verdiler. Bu onlar için tehlikeliydi. Hem her basamağa bastıklarında ses çıkacaktı hem de görüşe açık bir noktaydı yangın merdivenleri. Bu görev yeterince zorken birde onlar hata yapıyorlardı. Eğer böyle devam ederlerse çok geçmeden yakalanırlar. Yangın merdivenine vardılar. Jessica aşağıda bir polisin olacağının ve oraya indiklerinde yakalanabileceklerini söyleyerek başka bir yol aradı. Havalandırma deliğinden de gidebilirlerdi. Ama aksilik bu ki Troy havalandırma deliğine sığamadı. Bir kişiyi arkada bırakamazlardı. En sonunda başta gitmeleri gereken asansör deliğini fark ettiler. Asansör devre dışıydı zaten. Bu yüzden işleri daha kolay olacaktı. Bir kat indiklerinde asansör hareket etmeye başladı ama onlar hala ordalar. Yukarı doğru tırmanacak yerde kalmayacak bir süre sonra. Aşağı deseniz inemezler asansörden dolayı. Adeta kapana sıkışmışlardı. Öylece duruyorlardı sanki komaya girmişlerdi neredeyse nefes bile almıyorlardı. Herkesin ağzından özür dilerim cümlesinden başka bir şey çıkmıyordu. Kimi ailesinden özür diliyor, kimi kendinden ve arkadaşlarından, kimi ölünce üzülecek kişilerden Jessica ise onun kadar iyi bir görev yapamadan öleceğini düşünüp abisinden özür diliyordu. Onlar böyle ümitsizce konuşurken onları izleyen biri olduğunun farkında değiller tabi. Hatta baştan beri Jessica’yı izleyen birinin olduğunun farkında değiller. O benim Karlos. Kaçmadan önce Brown’a Jessica’yı koruyacağına söz verdim. Beni hala fark edemiyorlardı. Benim istediğim bu değildi onlara yardım etmekti. Ve en sonunda beni gördüler. Kormuşlardı en azından ben öyle anlamıştım. Jessica bana yaklaştı ve cebine davrandı ama benim kadar hızlı değildi. Arkadaşları işlerinin bittiğini sanıyorlardı sanki. Jessica ‘’ne istiyorsun bizi elemi vereceksin. Ama sende buraya normal şekilde girmedin dimi. Bizi ele veremezsin o yüzden. Kendi başını yakmak istemezsin dimi söylesene.’’ Buraya normal yollarla girmediğim çok doğru ama onları ele vermek gibi bir amacım yoktu ama onlara bunu anlatacak zamanda yoktu. Bir çıkış bulup ordan ayrıldık. Aşağı inmeliydik ama asansörden başka çaremiz yoktu. Alt katta asansörden çıkmamız için bizi bekleyeceklerinden hiç şüpem yoktu ama bunu yapmak zorundaydık. Asansöre bindik ve jessica bana tekrar atıldı.’’Ne yaptığını sanıyorsun yakalanacaz aşağıda bizi bekliyorlar ve biz onların ellerine düşüyoruz’’ ben hala sakindim asansör zemin kata ulaşmak üzereydi ve ulaştı kapı açıldı…

Devamı sonra gelicek
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
_éßRu_

~Admin~
~Admin~
_éßRu_


Yaş : 32 Kayıt tarihi : 30/11/08 Mesaj Sayısı : 696 Nerden :
Kişisel İLeti :
SéRSéRiM
Aktiflik Puanı:1696
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 3:18 am

vavvvvvvvvvvvvvv güzelmiş dewamını bekleriss canım Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePaz Şub. 01, 2009 5:58 am

okudun mu hepsini
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
öcCcü-böcCcü

Mod
Mod
öcCcü-böcCcü


Yaş : 30 Kayıt tarihi : 04/12/08 Mesaj Sayısı : 430 Nerden :
Kişisel İLeti :
ஐ◄███▓▒░░ σ∂αмıη нαуαℓєтιѕιη ѕєѕѕιzℓιğιηє αşığıм ░░▒▓███►ஐ
Aktiflik Puanı:1430
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePtsi Şub. 02, 2009 5:28 am

Hepsini okudum.Çok güzel.Süper aksiyonlu bir senaryo.Ama birşey dikkatimi çekti.Karakterler neden yabancı??
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePtsi Şub. 02, 2009 12:24 pm

blmm türkler böle yapmadığı için olabilir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimeSalı Şub. 03, 2009 10:29 am

::::2. bölüm:::::


Görevliler bomboş bir asansöre baka kaldılar. Biz ise asansörün hava boşluğunu kullanıp asansörden çıkmıştık. Ama orda başka bir çıkış yoktu. Onlar bana bakıyorlardı. Ben ise buradan çıkmanın yolunu bulamadığımı onlara söylemeye korkuyordum. Ama kısa sürmez anlarlar nasıl olsa. Ama anlamadıkları gibi bunu planın bir parçası sandılar besbelli. Aradan 2 saat geçti ama hala bana bir şey sormuyorlardı. Bir kaçı kendi çapında eğleniyordu bile diyebilirim. Ben bunları düşünürken jessica bana yanaştı ve kulağıma ‘’ne yapacağımızı bilmiyorsun dimi’’ diye fısıldadı. Evet demeye çalışmadım bile çünkü o imkansız denilen yerden bile kaçmışken şimdi hiçbir kaçış yolu bulamıyordum. Jessica bunu anlamıştı ki tamam merak etme bunu kimseye söylemem ama sen olmasaydın biz zaten yakalanmıştık. İçimden zaten bu işin sonunda yakalanırız diye geçiriyordum yani ümitsizliğe kapılmış umudumu tamamen kaybetmiştim. O anda asansör hareket etti yukarı çıkıyordu en üst kata. Görevliler hala aramaya devam ettiklerini o zaman anladım. Asansörü yukarı çağırmakla çok büyük yanlış yapıyorlardı çünkü yukarda cam çatı vardı. Cam çatıdan kolaylıkla çıkabilirdik. Öylede oldu cam çatıdan çıktık. Ama adı üstünde cam çatı troyu taşımadı ve kırıldı. Ben ve diğerleri onu kurtarmak istedik fakat bizimde hayatımız teklikedeydi.
Onu orda bırakmak içimizden hiç gelmese de bırakmak zorunda kaldık. Bellerimize bağlı olan ipleri de birbirine bağlayarak bacaya bir kördüğüm attık. Teker teker ipten sallanarak binanın 1. katına indik. Orda hiç görevlinin olmamasının bir tuzak olduğunu düşünememiştik. Ama onlarda bizim çatıdan 1. kata gelebileceğimizi düşünemişlerdi ki bize tuzak kurmamışlar. Jessica ‘’görevimizi tamamlamadan dönemeyiz bu kadar yaklaşmışken olmaz’’ yaklaşmak ne kadar yaklaşmıştık acaba
Aksalsın yakalanıyorduk. Ve asansörün üstünde geçen 2 saatte 2 tane seçenek belirlemiştim. 1.si yakalanıp hapse girmek 2. orda dahada durup açlıktan ölmek. Açlık demişken gerçekten de karnım zil çalıyordu. Bu kelime daha önce hiç bu kadar gerçek bir kavramı nitelendirmemişti. Jessica iyice inada binmişti. Görevde görev ölmekten bahsedip duruyordu. Ölsem de görevi tamamlayacağım. Bu görevi tamamlamazsam ölürüm falan filan bir insanın ölmeye bu kadar istekli olması beni şaşırtıyordu açıkçası… ölmenin sanki çok ama çok zor olduğunu sanan bir yüz ifadesi de yok mu işte o yüz ifadesi şaşkınlığımı 2ye katlıyordu. Ölmek öyle zor değil ki yaşamak zor zorluklara göğüs germek zor ölüme karşı koymak ve direnmek gerçek zorluk aslında tam da bu. Bu düşüncelerimin de bana verdiği hisle ona çıkıştım ‘’ sen ölmekten söz edip durma öyle. Karamsarlıkla sadece kötü olan sonu elde edersin iyi sonu değil. Sanki her yolda da ölecekmiş gibi konuşmaktan vazgeçmezsen seni koruyamam.’’ Jessica bu sefer kızgın bir yüz ifadesi takındı ve bana karşı çıkıştı. ‘’ en sonunda herkez ölmeyecek mi sanıyorsun bunlarında onu olacak her şeyin bir ilki olduğu gibi. Bende sende ve dünyadaki herkeste ölecek bir gün. Ha yarın ha 10 yıl sonra. Yaşamak senin için o kadar güzelse neden böylesine imkansız bir görevde beni izledin yada o hapishaneden neden kaçtın. Kaçarken ölebileceğini düşünüp korkmadınmı. Mu çok sevdiğin hayatı kaybederim diye hiç düşünmedin mi? İşte seninle benim aramdaki asıl fark bu sen ölmekten öylesine korkuyorsun ki ölümün sözü edildiğinde o kelimeyi bir daha duymamak için insanlara çıkışıyorsun. Bir kelime bile seni bu kadar korkuturken nasıl olurda böylesine işlere cüret edersin. Ben ise senin tam tersine ölümden, yaşamaktan veya hapis tutulmaktan kokmuyorum. Korktuğum tek şey sorumluluk duygusu. Ya olursa da ben bana verilen görevi yapamazsam o zaman ölsem daha iyi. Şimdi ders vermen bittiyse gitmek istiyorum korkuyorsan sen gelme bu arada bu iş bitince bu konulardan bir kitap yazmak için sözlerini unutma’’
Benle dalga geçercesine konuşması beni hayli sinir etmişti. Ama onu burada bırakıp gidemezdim. Benim geldiğim yerde bir söz verdin mi o sözü tutmalısın. Yoksa senin gururun yoktur. Yada en azından benim düşündüğüm gibi vicdanın seni ölene kadar rahat bırakmaz ve buda ölmekten bile daha kötü bir sondur.
Jessica’ın aksine diğerleri devam etmek istemiyorlardı. Onlarda jessicaya çatınca sesler yükseldi artık gizlenmek diye bir kelime anlamını yitirmişti. Çünkü bu sesler dışarıdan bile duyulacak kadar yüksekti. Jessica görevden vazgeçmek istemiyordu. Bunun onun için neden bu kadar önemli olduğunu kimse anlayamıyordu. Sanki birilerine bir şeyler kanıtlamak istiyormuş gibiydi. Tam o anda bir çıklık koptu ‘’ABİİİİİİİ!’’ onlar urkmuştu ama bu çığlık jessicanın inadını anlamama bir lamba yakmıştı adeta. O büyük soygun ve arkası, manşetler .


- şok haber: dünyanın en iyi korunan bankası soyuldu ve hiçbir ipucu ele geçmedi. Yetkililer bunun imkansız olduğunu gayet açık anlattılar. Bu işi her kim yaptıysa o kişinin daha neler yapacağı tahmin edilemiyor. Yetkililer bu olayın arkasında adı ünlenmemiş birinin olduğunu düşünüyor…


Evet sorun buydu. Abisiydi. Onun gibi olmaya çalışıyordu. Abisine layık olmaya çalışıyordu artık onu sorgulamaya gururum el vermiyordu.’’^hadi şu görevi bitirelim’’ dedim. Herkes bana baktı jessicanın yüzünde bir gülümseme vardı ama gizli bir gülümseme sanki saklamaya çalışıyordu. Benim bu çıkışımdan sonra jessica hariç hepsi geri dönmeye karar verdiler. Jessica bunu umursamıyordu. Bana güvendiğini hissettim ve bu histen sonra onu hiç olmayan küçük kardeşim yerine koydum. AYIN IŞIĞI adlı kolyenin bulunduğu odaya tekrar gittik ve birazda şansla şifreleri çözerek o kolyeyi aldık. akşam olunca ordan çıkıp ajansa gittik. Görev tamamlanmıştır diye haykır jessica. ‘’görevi başardım başardık!’’ sonra tekrar bağırdı ‘’biz başardık imkansızı başardık başardık’’ haykırışları bütün ajansta yankılanıyordu. Onu sevincinin görvin tamamlanmış olduğundan değil abisinin yolundan gittiği ve başardığı için olduğunu benden başka anlayan olmadığından ona herkes tuhaf tuhaf bakıyırdu. Ertesi gün gazeteler tam 12 yıl önceki gibi manşetler atmıştı.

Şok haber imkânsızlık 12 yıl sonra dün yine aşıldı. AYIN IŞIĞI adlı kolye çalındı. Kimse hiçbir ipucu bulamadı. Sanki 12 yıl önceki olayı tekrar yaşadık. Artık imkânsız kelimesi gerçek anlamını veremiyor. Yetkililer bu olayın bir daha olmaması için teknolojiyi son derece zorluyor.


Bu manşetten tam 5 yıl sonraysa işlerin asıl gerçeği su yüzüne çıktı


Şok haber 5 yıl ve 17 yıl önceki hırsıklık olarak tanımlanan ve tamamen imkansızlığı yenen olayların gerçek yüzü su yüzüne çıktı. Aslında bunlar hırsızlık değil hırsızlardan geri alım işiymiş. Bazı kaçakçılar bunları insanları kandırarak bu ülkeye getirmişler ve izlerini buldurmamışlar. İzlerini bulanlar ise gizli ajan merkezleriymiş. Gizli ajanlar yetiştiren ve onları teknolojiyle buluşturan bu merkezlerden yetişen 2 kişi imkansız kelimesinin anlam dışı kalmasına yol açan bu iki kişinin kimliği açıklandı. Bu büyük kahramanların arasında arkama hatta ondan daha yakın bir ilişki bulundu abi-kardeş ilişkisi. Abisinin izinden giden bir kız. Ama adını açıkmamızı istemiyorlar çünkü o bir gizli ajan yada şöyle diyelim onlar dünyanın en iyi gizli ajanları…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßüŞii =)

Mod
Mod
ßüŞii =)


Yaş : 29 Kayıt tarihi : 02/12/08 Mesaj Sayısı : 729 Nerden : mutlu insanlar diyarından
Kişisel İLeti :
Farklı olmak istiyorsan,farklı davran.
Aktiflik Puanı:1729
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimeC.tesi Şub. 07, 2009 8:36 am

ooooooooooo süper süper devamını bekleriz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gencforum.forumakers.com/
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePaz Şub. 08, 2009 5:23 am

bu son bölümüydü ama başka bir hikayeye başlıyorum
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ßüŞii =)

Mod
Mod
ßüŞii =)


Yaş : 29 Kayıt tarihi : 02/12/08 Mesaj Sayısı : 729 Nerden : mutlu insanlar diyarından
Kişisel İLeti :
Farklı olmak istiyorsan,farklı davran.
Aktiflik Puanı:1729
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePaz Şub. 08, 2009 6:42 am

bir şekilde bağlar devam edersin diye düşünmüştüm neyse diğer senaryonu bekleriz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://gencforum.forumakers.com/
blando*strega


İmkânsız görev Yildiz11



Yaş : 29 Kayıt tarihi : 31/01/09 Mesaj Sayısı : 52 Nerden :
Kişisel İLeti :
bi(rain)im
Aktiflik Puanı:152
İmkânsız görev Vide
MesajKonu: Geri: İmkânsız görev İmkânsız görev Icon_minitimePaz Şub. 08, 2009 6:49 am

fazla abartım sizi sıkmak istemedim
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İmkânsız görev

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
GencForum :: Edebiyat&OkuL :: Sizin Senaryonuz -
Yetkinforum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar